Üniversitemiz içeriklerini sosyal medyada takip edin!

Facebook Twitter Youtube Linkedln Instagram
Haberler

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü etkinlikleri kapsamında Giresun Üniversitesi UNESCO Kürsüsü ve Giresun Üniversitesi Kadın ve Aile Çalışmaları Araştırma Uygulama Merkezi öncülüğünde, Medipol Üniversitesi ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Giresun İl Müdürlüğü iş birliğiyle “Bilimden Girişime: Şiddetsiz Gelecek İçin STEAM’le Güçlenen Kadınlar” başlıklı panel düzenlendi.

Moderatörlüğünü Fındık Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Öğr. Gör. Aysun Akar’ın yaptığı etkinliğe Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi, İMÜ Kadınların Yasal Korunması ve Kadın Girişimcilerin Eğitimi UNESCO Kürsüsü Direktörü Dr. Ayşegül Sezgin Uysal, Türkiye’nin ilk ve tek yerli propolis üreticisi Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı ve Giresun Üniversitesi Sağlık Hizmetleri MYO öğrencisi Sıla Elevli konuşmacı olarak katıldı.

Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Emel Uzunoğlu konuşmasında, “Bugün burada yalnızca bir farkındalık günü için buluşmadık. Geleceği dönüştürecek kadınlara hem güç vermek hem de ilham olmak için bir aradayız. Kadına yönelik şiddet yalnızca bireysel bir dram değil, toplumların gelişimini durduran, potansiyellerini gölgeleyen önemli bir halk sağlığı sorunudur. Bunun karşısında en önemli duruş, kadınların güçlendirilmesi, bilimin ve hukukun kadınların yanında olmasıdır. Tam da bu nedenle Üniversitemizle Birleşmiş Milletler arasında imzalanan bir sözleşmeyle 2016 yılında kurulan ve önümüzdeki sene 10. yılını kutlayacak UNESCO kürsümüzün vizyonunu yenileme kararı aldık. Yeni temamız STEAM’de kadın ve sürdürülebilir kalkınma. STEAM; bilim, teknoloji, mühendislik, sanat ve matematik alanlarının İngilizce baş harflerinden oluşan güçlü bir eğitim yaklaşımıdır. Sizlerin de bildiği gibi Giresun çoğunlukla tarımla geçinen bir kent. Fındığın toplanmasından paketlenmesine kadar her aşamada kadının emeği büyük bir yer tutuyor. Kürsümüzün yeni 10 yılındaki hedefleri tarım ve gıda üretiminde genç kadınların özendirilmesi, tarım yapan ve gıda üreten kadınların bilim, teknoloji ve mühendislikle buluşması, bilimsel üretim tekniklerinden dijital pazarlamaya, veri analizinden sürdürülebilir tarım teknolojilerine kadar kapsamlı bir farkındalık sağlanması, kadın emeğinin katma değere dönüşmesi, yerel üretimlerin yalnızca bölgesel pazarda değil, ulusal ve uluslararası platformlarda da yer alması, rekoltenin artması, kalite ve verimliliğin güçlenmesi, kadın kooperatiflerinin bilim ve teknolojiyle güçlenmesi ve tüm bunların sonucunda kadınların ekonomik bağımsızlığının pekişmesidir. Çünkü bir kadın ekonomik olarak güçlendiğinde özgüveni artar, özgüveni arttığında şiddete karşı duruşu daha sağlam olur ve o kadın yalnızca kendi hayatını değil, ailesini ve toplumun geleceğini de dönüştürür.” ifadelerine yer verdi.

Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi, İMÜ Kadınların Yasal Korunması ve Kadın Girişimcilerin Eğitimi UNESCO Kürsüsü Direktörü Dr. Ayşegül Sezgin Uysal, “Bu önemli günde beni buraya davet eden sayın hocalarıma çok teşekkür ediyorum. İnşallah bu buluşma üniversitelerimiz arasında gelişecek iş birliğinin ilk ama önemli bir adımı olur. Sunuma sıkıcı bir istatistikle başlıyormuş gibi görünmek istemem. Bunlar hepimizin zaten bildiği ve az çok tahmin ettiği sayılar. Pozitif bilimlerde sayıların ne demek istediği kesindir; sosyal bilimler içinse nereden baktığımıza göre değişir. Biliyoruz ki nüfusta artık uzun yıllardır kadın erkek arasındaki denge sağlandı, ancak istihdam oranına baktığımızda kadınlar açısından bir eksi görüntüde. Yatırımcı olarak baktığımızda yine kadınların geriden geldiği görünüyor. Bu bir sorun ve çözülmesi gereken bir durum olarak karşımıza çıkabilir; ancak bu rakamlara 10’ar yıl geriden bakalım ve öyle yorumlayalım. Bizim derdimiz toplumda çalışan kadının daha düşük oranda olması yahut yatırımcı kadınların oranının düşüklüğü değil. Önemli olan aslında kadın istihdamının, yatırımcı kadınların yaptıkları yatırımların niteliğinin ve niceliğinin artmasıdır. Böyle baktığımızda aslında geçmişten günümüze katlanarak artan bir istatistik olduğunu görüyoruz. Bir kadın yatırımcı kendi kurumsallaşmasını sağlasa bile bunun devamlılığının sağlanması yatırımın son derece önemlidir. Ülkemizdeki şirketlerin pek çoğu aile şirketi olarak kuruluyor ve sonrasında şirket hisseleri babadan oğula, anneden oğula geçiyor; ancak üçüncü nesle ulaşabilen Türk aile şirketlerinin oranı yüzde 5’in altında. Dolayısıyla bu kurumsal yapıyı kurmak kadar sürdürebilmek de oldukça önemli. Dolayısıyla bir kadın yatırımcı için konuştuğumuzda da gereken şekilde aile anayasasını oluşturması, kendinden sonra şirkette devam edecek kişileri, kendi kızlarını yetiştirmesi, nasıl hisse yapısını onlara bırakacaklarını tek tek planlaması gerekiyor. Bunun için de pay sahipleri sözleşmesi, aile anayasası, esas sözleşme elinde ne gibi olanaklar olduğunu bilmesi gerekiyor.” dedi.

Ardından Türkiye’nin ilk ve tek yerli propolis üreticisi Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı, “BEE’O: Bir Girişimin Ardındaki Gerçek Hikâye” başlıklı sunumuyla kendi girişimcilik hikâyesini katılımcılara anlattı. Tanuğur Samancı, günün anlam ve önemini de düşündüğümüzde güçlü kadın modeli olarak etkinlikte yer aldığını belirterek, akademik hayatın kendisine çok şey kattığını ve bugünkü duruma gelmesinde oğlunun yaşadığı sağlık probleminin rolünün olduğunu vurguladı. Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı, “Arı ürünleri ve arıcılıkla ilgili 4 diplomam oldu. Okumaktan, akademik hayattan hiçbir zaman kopmadım ve yüksek lisans tezimde çalıştığım konuyu uygulayarak bugün bu duruma geldim. Dolayısıyla ödevlerinizi önemseyin; ödevleriniz bir gün girişimcilik hikâyenizde size yol gösterici olabilir.” diyerek sözlerini noktaladı.

Giresun Üniversitesi Sağlık Hizmetleri MYO öğrencisi ve Tek Fındık Kadın Girişimi ve Kooperatifinin kurucu ortağı Sıla Elevli, “Aslında benim tarımla tanışmam daha çok lise dönemlerime dayanıyor. O dönemde gerçekleştirdiğimiz ve TEKNOFEST’e de başvurduğumuz akıllı fındık bahçesi projesiyle hikâyem başlamış oldu. Bu proje sürecinde fındık tarımını daha iyi tanıma fırsatı buldum. Şimdi ise Tek Fındık Kadın Girişimi ve Kooperatifinde yer alıyorum. Bu kooperatifle birlikte bulunduğumuz bölgede çok büyük bir eksikliği gideriyoruz. Hem modern fındık yarıcılığı hem de fındık bakım teknisyeni yetiştiriciliği yapıyoruz. Özellikle tarımdan uzakta kalan gençleri tarıma teşvik etmek ve onlara bir istihdam alanı oluşturmak için tarımsal alanda yönlendirme yapıyoruz. Toprağın sesi, kadının gücü ve fındığın geleceğini baz alarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Çünkü bu bölgenin fındık üretiminde önümüzdeki yıllarda kayıplar olabileceğini öngördük. Amacımız çiftçi yaş ortalamasını düşürüp gençleri daha çok sisteme dahil ederek toprağı onaran ve adil paylaşan bir sistemi inşa etmektir.” dedi.

Program, soru-cevap etkinliği, katılımcılara teşekkür belgesi takdimi ve hatıra fotoğrafı çekiminin ardından sona erdi.